-
1 zar
I1) то́нкое покрыва́ло; то́нкая занаве́ска2) уст. чарша́ф3) анат. перепо́нка; плева́akçiğer zar — лёгочная пле́вра
4) бот. то́нкая ко́жа / оболо́чкаIIигра́льные ко́стиtavla zarı — игра́льные ко́сти для игры́ в тавла́ ( о нардах)
zar almak — вы́играть
zarını bozuyor — а) [игро́к] счита́ет, что в его́ про́игрыше винова́т партнёр; б) партнёр переме́шивает ко́сти в моме́нт броска́
zar geliyor — идёт игра́ / кость
zar kesiyor — см. zarını bozuyor
zar tutmak — ощу́пать игра́льную кость и бро́сить её таки́м о́бразом, что́бы вы́пало жела́емое коли́чество очко́в
См. также в других словарях:
iç pilav — is. Tavla zarı büyüklüğünde doğranmış kuzu ciğeri, fıstık, pirinç, kuş üzümü, yağ ve baharat kullanılarak pişirilen bir pilav türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
işkembe çorbası — is. Temizlenmiş ve önceden haşlanmış işkembenin genellikle tavla zarı büyüklüğünde doğranmasından sonra un, sirke, sarımsak karıştırılarak hazırlanan bir çorba türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
küp — 1. is., Ar. kūb 1) Su, pekmez, yağ vb. sıvıları veya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap Ahırda kırık bir küpün içine, samanlarla çuvalların altına saklamış, gitti, getirdi. H. Taner 2) argo Sarhoş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sığmak — e, ar 1) Bir kaba, bir yere bütünüyle girebilmek veya içinden geçebilmek Bir tavla zarı kadar küçücük eve / Bir kadın iki çocuk nasıl sığar? B. R. Eyuboğlu 2) mec. Uygun olmak Bu davranışın ne akla ne mantığa ne de insanlığa sığar! Kin başka, aşk … Çağatay Osmanlı Sözlük
ka'b — (A.) [ ﺐﻌﮐ ] 1. aşık kemiği. 2. tavla zarı. 3. küp … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
zar — 1. is., esk., Ar. izār dan Kadınların örtündükleri çarşaf, car (II) 2. is. 1) İnce perde veya örtü 2) anat. İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar veya organ bölümleri, çeper 3) bit. b. Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zarını bozmak — 1) tavla oyununda oyuncu, yenilmesini yanına oturan kimseden bilmek 2) atılan zarı karşıdaki oyuncu, eliyle karıştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük